FİLİSTİN ÖZELİNDE KUDÜS DAVASI

FİLİSTİN ÖZELİNDE KUDÜS DAVASI

İsrailoğulları; Hz. Yakub’un(A.S) oğulları… Kenan illerinden (Filistin) göçüp Mısır’a yerleştiler. Hz. Yusuf’tan(A.S) sonra Firavun hanedanlarının zulmü altında yaşadılar. Diğer taraftan fikir, amel ve inanç noktasında bozuldular, putperest bir millet oldular. Hakk’tan ve hakikatten iyice uzaklaştılar.

Mûsâ (A.S) İsrailoğullarına Peygamber olarak gönderildiğinde temelde üç vazifesi vardı.

1. Firavunu irşad,

2. İsrailoğullarını ıslah,

3. İsrailoğullarını Kenan illerine götürmek…

Kur’an-ı Kerimde en çok zikredilen kıssa Hz. Mûsâ (A.S) kıssasıdır. Beraberinde İsrailoğullarından da çokça bahsedilir. Özellikle karakteristik yapıları nazara verilir. Belki istikbalde bu kavmin devamı olanlara karşı da sair milletleri bir nevi uyarmaktır.

Mesela; Mûsâ (A.S) onları Firavunun zulmünden kurtarır, Kızıldeniz’i geçerler, çölde Cenab-ı Hakk’ın onlara birçok özel nimetlendirmesine mazhar olurlar. Ulûl azîm bir peygamberin mucizelerini müşâhede ederler. Fakat yine eski putperesliklerine geri dönerler, bakarperestlikte devam ederler, (Bakara suresi sırf bu perestlikleri kesmek içindir)

– Ya Mûsâ sen Rabbinle birlikte git savaş biz gelmiyoruz derler.

– Bize anlattığın Rabbini görmedikçe sana iman etmeyeceğiz.

Bunların bu yoldan çıkmışlığını Kur’an-ı Kerim bize şöyle ifade eder…

Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. … Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir!(Bakara 74)

Hz. Musa(A.S) onlara; ÖLDÜRMEYECEKSİNİZ diyordu. Onlar ilerleyen süreçte Peygamber katili bile oldular.

Hz. İbrahim (A.S)… İnsanlığın atası olarak ifade edilir. Neslinden üç büyük dinin mensupları gelir. Musevilik, İsevilik, İslamiyet. Kendisine vaad edilen topraklar vardır. Diğer adı ile Arz-ı Mev’ud. Yani Kenan illeri, yani Filistin, yani KUDÜS…

İsrailoğulları Yahudilikte devam eder, kendilerini özel ırk olarak kabul eder ve Arz-ı Mev’ud un yalnız ve yalnız kendilerine has olduğunu iddia ederler. Bunun için buldukları her fırsatta kavga çıkarırlar bu hedefe ulaşmak için kendilerine her yolun meşru olduğunu fiili bir şekilde göstermekten çekinmezler.

Avrupa; yüzyıllarca Yahudilere zulmeder, ancak Osmanlı Devleti taa Endülüs devleti yıkılırken İspanya dan kaçan Yahudileri himaye eder, Yavuz Sultan Selim’in Kudüs ü fethi ile 400 yıl huzurlu bir şekilde Osmanlı himayesinde yaşarlar.

Siyon; eski ahitte Kudüs ve çevresi için Yahudilerin verdiği isimdir. Siyonizm ise Yahudilerin büyük bir Yahudi devleti kurma hayallerinin adıdır.

İşte bu hayali harekete geçiren ilk siyonist; Theodor Herzl 1896 yılında Yahudi Devleti diye bir kitap çıkarır ve bunun mücadelesini vermeye başlar.

Sultan Abdulhamid Han dan Filistin’i Osmanlı Devletinin borçları karşılığında ister, ancak muvaffak olamaz.

Devam eden süreçte İngilizler Yahudilerin bu emellerini gerçekleştirmeleri için arka çıkar. Zaman sonra Amerika İsrail’e sahip çıkar… Günümüze kadar birçok katliam ve zulüm ile Filistin’de yaşayan Müslümanlar asimile edilmek istenir. Bir Yahudi devleti kurulur fakat henüz hedeflerine ulaşmış değillerdir. Kudüs’ün tamamen Müslümanlardan alınmış ve hiç bir Müslümanın kalmamış olması gerekir.

İşte bugün yapılan zulümlerin arka planı özetle bunlar.

Fakat zulüm devam etmez. Zulüm ile hedefe ulaşmak isteyenler maksadının aksi ile tokat yemişlerdir. Lanetli bir kavmin son tahassüngâhı olan İsrail’in tokat yeme vakti yakındır. Zira kararan gecelerin sabahları pek yakın olur.

Bir gün olur elbette doğar şems-i hakikat

Hiç böyle müebbed mi kalır zulmet-i âlem?

Kudüs davasında bizlere (İslâm âlemine) düşen; top yekûn birlik olmak, Allah’ın ipine iftirak etmeden hep birlikte sımsıkı sarılmak. Malımız ile canımız ile niyet ve duamız ile yanlarında olmak.

Devletimizin gösterdiği gayret tebrike şayandır. İftihar ediyoruz.

Cenab-ı Hakk’ın lanetlediği bu kavmi, yapmış oldukları bu zulümlerden dolayı tel’in ediyoruz.

Bu üzücü ve canımızı yakan, bizi derinden yaralayan vesile ile; buruk geçecek olan Ramazan Bayramınızı tebrik eder, tüm insanlığa, İslam âlemine ve hassaten de ülkemize hayırlara vesile olmasını diler, hem pandemi kabusunun bir an evvel kalkması için ve hem de Filistin ve diğer Müslümanlara yıllardan beri yapılagelen zulümlerin ve ihanetlerin izalesi için; Cenab-ı Kadi-ül Hacata dua eder ve yalvarırız.

Selam ve Dua İle

FEYYAZ BİLİM VE GELİŞİM DERNEĞİ